Kahraman, o yaz tatilini ilk kez ziyarete gittigi babaannesinin yaninda, Izmirde gecirir. Okulda arkadaslarina yakistirilan sifatlari düsündükce karnina agrilar giren, adinin önüne gelebilecek sifati arastiran Kahraman, babaannesinin yaninda da bu arayisina devam eder. Izmirin kavurucu sicagi da onu essiz bir sevgisiyle saran babaanneli günleri de Istanbuldaki yasamindan cok farklidir. Izmirceyi ögrenmeye calisirken, bir gün babaannesinin can arkadasi Sekerparenin sandalyeleriyle tanisir. Kahraman, onun gizemli hikayesini cözmeye calisirken kendi yeteneginin de farkina varabilecek midir..
Dicle Keskinoglu bu romaniyla endüstrilesen dünyada zanaatkarlarin degerini ve kusaklar arasi sevginin cömertligini okura animsatirken, Ali Cetinkaya da cizgi roman tadindaki desenleriyle hikayenin atmosferine derinlik katiyor. Hayatta bir kez dahi olsa yasanmis, özel ve unutulmaz olan o yaza yolculuk basliyor.