Ya gercek ateistler olmak istiyorsak dini bir yapiyla hareket etmeye baslayip onu iceriden zayiflatmak zorundaysak
Slavoj Siek uzun zamandan beri Hiristiyan teolojisi üzerine yaptigi dikkate deger yorum ve elestirileri bu calismasinda derleyip topluyor. Politik gündemin ve bilimsel tartismalarin en güncel olgularinin icinden gecerek yürüttügü tartismada, kendisiyle tutarli materyalist bir ateizmin dolayli yolunu gösterebilmek icin Kutsal Kitaplarin -tabir-i caizse- altini üstüne getiriyor. Siek icin ateizmin sorunu basitce Tanrinin varligi ya da yoklugu problemi degildir. Bunun yerine inanmama deneyiminin kendisini sorgulamak gerekir Gercek bir ateist ancak dinin dolayimindan gectikten sonra hakiki bir inancsizlik deneyimi yasayabilir. Cünkü ilahi varliga müsaade edildiginde Tanri zaten kendisini tablodan silecektir. Hiristiyanligi essiz kilan deneyim insanlari Tanridan ayiran boslugun bizzat Tanrinin kendisinde bulunmasidir.
Budist düsünce, diyalektik materyalizm, politik öznellik, Yahudi karsitligi, MeToo hareketleri, Siyah mücadelesi, toplumsal cinsiyet tartismalari etrafindaki gerilimler ve kuantum fizigi, yapay zeka etrafinda dönen tartismalar gibi genis bir yelpazeden ilerleyen bu kitap, Siekin bugüne kadar teoloji ve din üzerine en kapsamli calismasi. Hiristiyan Ateizm cagdas spiritüelligin önde gelen kaynaklarindan birisi olan Budist düsüncenin varyantlarini incelikli sekilde cözümledigi gibi, pek cok kafasi karisik New Age zirvasinin istismarina konu olan kuantum fizigi etrafindaki yorum kargasasina hakkini vererek genis bir yer ayiriyor. Ve birbiriyle bagdasmaz görünen tüm bu tartismalarin arkasinda Siekin diyalektigi yanina alan birlestirici kahkahasini duymak mümkün Savunmamiz gereken dini yapinin kendi kendisini yok ettigi materyalist prosedürdür; tanrinin kötü veya aptal oldugunu iddia etmek S icindeki ilahi düsüncenin kendisini yok ettiginden tanri yoktur diyen iddiadan bile daha rahatsiz edicidir.