D.H. Lawrencein aklindaki care,
kadin-erkek iliskileri
cercevesinde evlilik ve cinsellik
konularini cesaretle ele alarak
Ingiliz halkini etkileyip
degistirmeye calismaktir. Cünkü
ona göre aslinda tüm Bati
uygarligi insanlarin icgüdülerini,
bilincalti egilim
ve arzulari bastirip köreltmis,
onlari yari ölü haline
getirmistir. Lawrence bunu,
endüstri devriminin kitleleri
dogadan ve öz benliklerinden
uzaklastirarak sirf akla ve
maddecilige dayanan bir hayat yasamaya zorlamis olmasina
baglar. Böyle bir hayat
tarzi ölümcül bir hastaliktir ve tek kurtulus yolu, Aksit
Göktürkün Anka Kusuna yazdigi Önsözde belirttigi gibi
Ruh, kafa, gövde ayrimi gözetmeksizin, insan yasaminin her
yönüne gereken önemi taniyan bir hayat tarzinin
benimsenmesidir.
Lawrence sanat hayatinda bu inancini degisik bicimlerde ele
aldigi on iki roman ile yetmisi askin öykü yazdi. Dokundun
Sen Banada, Henry James ve Faulknerin pek cok eseri ile
George Eliotin Middlemarchinin cevirmeni ve Henry James
ve Roman Sanatinin yazari Ünal Aytür, bu öykülerin duygu
bütünlügü tasiyan on dördünü bir araya getirdi.
Caginin ötesinde cesarete sahip bir yazardan on dört
dokunan öykü
Kimilerine, örnegin David Daichese göre, romanlarindan da
daha degerlidir öyküleri. Lawrence öykülerini cok begenen F.
R. Leavis, elestirmenleri bunlari yeterince önemsememekle
suclar.
Mna Urgan, D. H. Lawrence
Icimde, günümüz ihtiyacini SIngiliz halkinin gercek ve derin
ihtiyacini karsilayacak bir tür care oldugunu saniyorum.