Mezar taslari gibi yükselen binalarin arasinda hapsedilmis ve gecmisinin gölgesinde kaybolmus yabanci, bir gün eroin bagimlisi bir kizla tanisir ve birbirlerinin özgürlüklerini sorgularken solugu direniste alirlar. Yabanci, evini sicak ve rahat hapishanesini direniscilere acar, ancak ilerleyen günlerde bir polisi yaralayarak siddetin cikmaz döngüsünde esir düser. Geriye hesaplasmasi gereken sevdikleri kalir. Ve tirnaklariyla teker teker kazmaya baslar mezarlarini. Hala hayatta, ancak can cekismekte olan agabeyini de gördükten sonra



Aytug Akdoganin agirlikli olarak bilinc akisiyla kaleme aldigi ve noktalama isaretlerini gönlünce degistirip kendi siirsel diliyle birlestirdigi bu psikolojik romaninda, her bir parca, olaylar gelistikce bütündeki yerini bularak anlamlarini kuvvetlendiriyor. Dünyanin her kösesinde ve her zaman diliminde okunabilecek nitelikteki roman, sonunda tüm ötekiler icin hafizalara kazinacak yeni bir manifesto haline geliyor